Beyaz Gürültü Nedir ?

Bir gürültü çeşidi olmayan beyaz gürültü, kulağımızın duyabileceği (20 - 20.000 Hz arasındaki frekanslar) seslerin birleşiminden oluşur ve sürekli aynı sesin tekrarlandığı bir yapıdır. Çevredeki diğer sesleri baskılama özelliğine sahip olan beyaz gürültü, anne karnındaki seslere benzediği için bebeklerin yaşama adaptasyonunu kolaylaştırır. Özellikle bebeklerde sakinleştirici etkiye sahip olan ve son dönemde yetişkinlerin de konsantrasyon artırmak ve uykuya dalmaya kolaylaştırmak amacıyla kullandığı beyaz gürültünün en yaygın örnekleri;

• Rüzgar
• Şelale
• Yağmur
• Ağaç hışırtısı
• Anne karnı
• Kalp atışı
• Elektrikli süpürge
• Saç kurutma makinesi
• Deniz dalgalarıdır.

Beyaz Gürültünün Zararları

Beyaz gürültü her ne kadar sakinleştirici ve uykuya yardımcı yönüyle dikkat çekse de, uzun süreli ve yanlış kullanımlarda fizyolojik ve psikolojik zararlara zemin hazırlayabilir. Bebeklerde uyku ya da sakinleştirme amaçlı sürekli kullanımlar alışkanlığa neden olabilir ve bu durumun önüne geçmek adına en geç 1 yaşına doğru bebeklerde beyaz gürültü kullanımının azaltılarak ortadan kaldırılması gerekir.

Yapılan araştırmalar, beyaz gürültünün seviyesinin 85 dB’nin üzerinde olduğu takdirde işitme sorunları ve konuşma bozukluklarına yol açtığını tespit etmiş ve uzmanların bu noktadaki görüşü, beyaz gürültünün 50 dB’nin altında kalması yönünde birleşmiştir. Dolayısıyla yalnızca uzun süreli değil yüksek şiddetli beyaz gürültü kullanımından da uzak durulması gerekir.

Beyaz gürültünün ritmik olmayan seslerden oluşması durumunda artan hassasiyete bağlı olarak stres ve yorgunluk oluştuğu gözlenmiş, bu nedenle beyaz gürültünün uzun süreli kullanımından mutlaka uzak durulması gerektiği görüşü kabul görmüştür.

Yaşam Alanlarımızda Artan Gürültüye Karşı Önlemler

Yüzyılımızda etkisini giderek arttıran çevre sorunlarından biri olan gürültü, yaşam ve iş alanlarımızda vücudumuzu her an fizyolojik ve psikolojik etkileme olasılığına sahiptir ve her ne kadar etkileri keskin bir şekilde fark edilmese de uzun süreli maruz kalındığında geçici işitme kayıplarından dikkat dağınıklıklarına kadar birçok problemin arkasında yatan neden olabilir.

Türkiye’de de artan nüfus, çarpık kentleşme ve endüstrinin gelişimi gürültünün önemli bir problem haline gelmesine zemin hazırlamış ve çeşitli kurumları yaşam alanlarımızın gürültüden izole edilmesine yönelik önlemler almaya itmiştir. Bu amaç etrafında ortaya çıkan en kapsamlı mevzutlardan biri olan “Binaların Gürültüye Karşı Korunması Hakkında Yönetmelik” ile birlikte hayatımıza giren akustik proje ve rapor kavramları, binaların akustik performanslarının saptanmasını ve bu performanslarda iyileştirme yapılması gereken noktaları tespit etmesi açısından önemlidir.